KİTAP TANITIMI
KİTAP YORUMLARI
SESLİ KİTAP
KİTAP ÖZETİ
Stefan Zweig, bilgi yönüyle psikoloji donanımına sahip biridir. Bu eserinde; bir erkeğe tutkulu bir aşkla bağlanmış ve ömrünü onu hiç tanımayan birine adamış bir kadını görüyoruz.
Tutkulu bir kadının, hayatı boyunca yaşadığı ve hissettiği tüm duyguları; samimi ve içten olarak, desteler dolusu mektupla anlattığı ve kadın psikolojisini barındıranda bir öyküdür.
Bir kadının psikolojisi üzerine kurulu bir yapıda olsada, aslında biz erkeğin tavırlarının çoğunun kadına yansıyışını da görürüz.
Eserde kadının adı hiç geçmez. Metinde devamlı olarak: “sana, beni hiç tanımamış olan sana” cümlesi ile sık karşılaşırız. Bay R… için gizli bir kutu olan bayanın ismi; adeta yazar içinde bir sır gibi saklanmalıdır.
Sevdiği adamın adı da eserde tam olarak bahsedilmez ve Bay R.. olarak geçer. Bu, belki de şunun mesajıdır: “her nerede, ne şartta, hangi dilde, ülkede yaşarsa yaşasın, insan olduğu için her kadın ve erkek bunu yaşayabilir. Yaşananlar evrenseldir ve okuyanlar kendilerine bir pay biçsin“, deme şeklidir.
Zweig, bu öyküyü yazdığında toplumundaki bazı değerler çöküntüdedir. Ve bu çöküntü bize Bay R.. ile verilir.
Bay R…kitapta ; sorumsuz, uçarı, günü birlik yaşayan, ilişkilerinde de bu kriteri arayan; rahat, kendi havasında bir yazardır.
Kadının anlatımıyla; bakışlarında her kadına karşı bilinmez bir sempatiklik, ilgi sezinlenen, çapkın biridir. Onun hayata karşı yaşadığı, ilişkilere karşı takındığı umarsızlık ile bizlere dönemin insanının yozlaşan düşünce yapısını da gösterir.
Dikkati çeken bir başka husus; aslında kadın karakterin en çok muzdarip olduğu taraf olan bu tavırların çoğu, kadında da görülmeye başlar. Ancak o pek çok zengin kişi ile ilişki yaşasa da, adamın bir gün geleceği umudu ile hiç evlenmez. Bu birliktelikleri de ondan olan çocuğu rahat bir hayat sürsün diye yapmaktadır.
Bay R… ile kadın; kadının genç kızlık döneminde bir kaç gün ve gece beraber olmuşlar (tesadüfi yani hala adamın kimliğinden haberi yoktur.) ve bu birliktelikten bir çocukları dünyaya gelmiştir.
Kitap boyunca biz hep; “sen, beni hiç tanımadın”, diyen bir kadınla karşılaşırız. Yaşamı boyunca ona olan aşkını hep taşısa da ve ona her doğum gününde gizli olarak çiçek yollasa da bunu hiçbir zaman ona söyleyemez. Onun bir çocuğu olduğu ile ilgili bir sorumluluğu kaldıramayacağını ve belki bunu bilirse kendisinden tümden nefret edeceğini ya da merhametli, yardımsever biri olduğu için, sırf acıdığı için bunu kabul edeceğini düşünür. Ancak onun istediği gönüllü, rızalı ve karşılıklı bir aşktır.
Hayli yoğun tutkulu / hastalıklı aşk duygusu barındıran, bir kadının duygu tahlilinin yapıldığı bu eserde; tutkulu ve bağımlı bir kadın ile uçarı ve özgür ruhlu bir erkeğin, kadın – erkek ilişkileri düzleminde bakış açılarını bulabilirsiniz.
